15 Aralık 2016 Perşembe

40. Gün


Bu fotoğrafın 28 Haziran'da çekilmesinin üzerinden 6 buçuk ay, babamı kaybedeli de bugun tam 40 gün oldu. Selda'nın doğum günüydü o gün, Süleyman da bizdeydi tesadüfen. Bu fotoğrafa 40 gündür zaman zaman bakıyorum, çok samimi, çok içten ve babamı dürtmeden kendiliğinden güldüğü, mutlu olduğunu hissettirdiği bir an gibi geliyor bana. Hayatta her şeyden vazgeçmen koşuluyla seni bu ana döndürebiliriz deseler sanırım bir saniye bile düşünmeden kabul ederdim.

"Çekmedi, sürünmedi, kendi istediği gibi göçtü gitti," falan diye kendimizi avutuyoruz hala, ama o metanetten çatlama hissi, yanında etten kemikten duran adamı morgda uyuyor gibi görürken öldüğünü bir türlü idrak edememe hali, okuldan işe yürürken "Dur bir telefon edeyim babama," diyip de sonra yapamayacağını bilmek ve çaresiz kalmak gerçekten tarifsiz.

Patlamalarda ya da farklı sebeplerle kılı kılına ölen onca yaşlı, genç, polis, öğrenci varken babamın bu kadar sessiz ve ani ölmesi içime bir miktar su serpse de, bu yaşımıza kadar dördümüz bir arada yaşayabilmiş olsak da yine de zaman yetmiyormuş. Insan gerçekten bencilmiş ve sevdikleri hep yanında olsun istiyormuş.

Bana "Nasılsın," diye soruyorlar her gün. İyiyim, iyi olmak zorundayım ama eksiğim-eksiğiz ve buna çare olabilecek ne bir ilaç var ne bir çare.

Huzurlu uyuyor, bunu hissediyorum, buna inanıyorum.