30 Ekim 2016 Pazar

Bu postu crosslasak da mı saklasak crosslamasak da mı saklasak?!


Başlık biraz sarsakça oldu kabul ediyorum, ama uzun zamandır yazmayınca yine bir coşku geldi bana, ne yapayım :)

Başlıktan tam anlaşılmasa da yukarıdaki fotoğraftan anlaşıldığı üzere konumuz "postcrossing". Yani Türkçesi "kartpostallaşmak" olabilir bence. İşin özeti dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir insana kartpostal atmak ve karşılığında yine dünyanın herhangi yerindeki herhangi birinden kartpostal almak. 

Bunu ciddiye alan birileri de tutmuş www.postcrossing.com diye bir site açmış. Ücretsiz üye olarak bir profil oluşturuyorsunuz, daha sonra sistemden adres talep ediyorsunuz. Sistem size bir üyenin adres bilgilerini verirken aynı zamanda sizin o gönderinize özel olarak bir seri numarası veriyor. Siz attığınız kartpostalın bir kenarına bu numarayı da yazıyorsunuz, alıcı bu numarayı sisteme girdiğinde size verilen adrese kartpostal gittiği kayda geçmiş oluyor. Sizin adres isteme hakkınız yenileniyor, karşı taraf da kartpostalına kavuşmuş oluyor. Bu sayede site üzerinden atılan kartpostalların kontrolü sağlanıyor ve göndericilerin yeni gönderimler yapabilmesi için ellerindeki adreslere daha hızlı kartpostal atması, bekletmemesi sağlanıyor. Açtığınız hesaptaki profil bölümünde kendinize ait bilgiler paylaşmanız size kartpostal atacak kişinin bir fikir edinmesine de olanak sağlıyor, ben kendim hakkında döktürdüm mesela :)

Ben başlangıçta bana verilen 5 adres alma hakkımın hepsini doldurdum,  bana da kart gelmeye başlaması için şimdi hepsine göndermem gerekiyor. İşin açıkçası ben birkaç gündür bekletiyorum :) Ama sorun bir niye diye? Ki bu da bizi bir başka noktaya getirsin: Ankara'da (daha doğrusu bence ülke genelinde) doğru düzgün kartpostal yok. "Kart" değil yalnız, o zibilyon gibi her yerde, ben "kartpostal" bulamıyorum. Küçük küçük fotoğraflardan oluşan şehir kartpostalları ya da Türkiye kartpostalları bulmak bile bence bir sıkıntı. Son dönemde güzel çizimler yaparak bunları kartpostallara aktararak bizi mutlu edebilen bir Angaralı var gerçi: A Pinch of Sketches. Çalışmalarını websitesinden (www.apinchofsketches.com) ve sosyal medyadan takip edebileceğiniz sevgili Deniz Oslu'dan önce bir de Instagram'da bir keşfim vardı:"Postcards Beyond".  Gizem Kuzu adlı bir Instagram kullanıcısının kendisine bir proje olarak başlattığı, "postcrossing" olayını kendine kendine başlatıp sonrasında bir akıma dönüştürdüğü bir hesap bu. Hatta kendi kartpostallarını kendisi çiziyordu, yazmalı çizmeli bir şeyler de okuyor olması lazım. Şimdi de yaptığı kartpostalları zet.com'da satıyor. A Pinch of Sketches gibi belirli bir konuda çalışmıyor, her telden çalıyor ama bence güzel çalışmaları var.

Bunlar güzel seçenekler olsa da kartpostal atacağım kişilerin profillerinde kendileriyle ilgili paylaştığı şeyleri de bulundurmak ve çeşitlilik sağlamak istediğimden göndereceğim kartpostalların bir kısmını (belki ilerde tamamını) kendim yapmaya karar verdim. Gittim bir kırtasiyeyi sömürdüm ve eve gerekli her malzemeyi doldurdum :) Şimdi geriye o malzemelere kıyabilme hissi ve biraz ilham gelmesi kalıyor. İlerde yaptığım kartpostalları ve bana gelen kartpostalları da burada paylaşmayı planlıyorum, artık bu blogun da biraz harekete ihtiyacı var, değil mi? :)

Bahsettiğim bu iki tasarımcıdan önce asıl bahsetmem gereken en birinci kişi aslında yazar/çizer ve kart/kartpostal yapıcı kardeşim Çağatay'dı, neyse onu sona sakladım diyelim :) Benim kendi kartpostallarımı hazırlama konusundaki kararlılığımın en büyük sebebi de kendisi. Karikatürleri, derslerde defter kenarlarına çizdiği doodle ları, her yılbaşında arkadaşlarına attığı kartları, ben yurt dışına geçici göreve gittiğimde muhakkak gönderdiği hatta pulunu bile kendisi hazırladığı kartpostalları, doğum günümde hazırladığı ve beni her seferinde kırıp geçiren dahiyane kartlarıyla kendisini yıllardır kendime örnek almaya çalışyorum ama henüz başaramadım. Bu sefer olacak ama inanıyorum! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder