23 Eylül 2010 Perşembe

Ve bir gün hayatımıza POLS101 ve POLS231 girdi

(Başlangıç notu: Bu yazıda geçen diyalogların ve olayların bir kısmının tarzı tarafımdan değiştirilmiş olabilir ancak içeriği değiştirilmemiştir. Sevgili Şahika'nın "Ulan bu cümleyi böyle kurmadım ki ben" demeyeceğini umuyor, affına sığınıyorum (tabi bu blog'u görürse :p)

Hafta geçen hafta.

Ben ve son dakika iş görmekte benden aşağı kalmayan ve bu sebeple her zaman sempatimi kazanmış olan biricik arkadaşım Şahika ile uzun zamandır konuşup da yine son dakikaya bırakmadan edemediğimiz bir işi bitirmek için iktisat binasının önündeyiz. Amaç çeviri üzerine çalışmanın yanı sıra, olur da ileride fikir değiştirirsek (keza Şahika'nın başlayıp da pes ettiği bir açık öğretim macerası var, ben daha ne halt yiyeceğimi bilmiyorum!) diye bölüm dışı ders almak. Staj yaptığımız yerin Orta Doğu üzerine çalışan bir düşünce kuruluşu olmasının da verdiği bir gazla, uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisans yapma düşüncesi beynimize B planı olarak kazınmış. Şahika Orta Doğu konusuna daha bir yakın, bense daha o dakika cayıp "yok yok ben Avrupa Birliği üzerine çalışırım herhalde" demişim. Ve ders kayıtlarının başlayacağı hafta uluslararası ilişkiler bölümü derslerini baştan sona taramışız, çeşitli arkadaşlarla görüşmüşüz, karşılıklı müzakereler yapmışız. Bizi aydınlatır düşüncesiyle yüksek lisans koordinatörünü görmeye gidip hezimete uğramış, bir de üzerine birbirimizi kırmaya değmeyecek bir tartışma yaşamışız (hiç değinmiyorum, tekrar özür dilerim).

Son çare olarak, Şahika'nın sonradan beni bile sollayarak kendinden beklenmeyen bir performansla hakkında yaptığı araştırmayı bana hafif magazinvari bir şekilde anlattığında merakımı uyandıran, ülkemizin yabancı damatı olarak görülen (haberlerin yalancısıyız) ve odasına girdiğimizde nasıl bir diyaloğun geçeceğini kestiremediğimiz yabancı hocamızın yanına giderek almak istediğimiz dersler hakkında bilgi almaya karar veriyoruz. Başlangıçta şaşırtıcı gelen (sonradan gelmedi çünkü karısı Türk'müş) akıcı Türkçesiyle konuştuğumuz hoca, kotaların dolduğunu ve teori dersi için biraz alt yapımız olsa daha iyi olabileceğini söyleyerek bizi ziyadesiyle hayal kırıklığına uğratıyor. Bundan yılmayan biz iki şövalye, bıkmadan usanmadan dersleri kurcalamaya devam ediyor ve yönümüzü siyaset bilimine çeviriyoruz. Fakat burada benim sosyoloji dersini keşfetmem gidişata ket vuruyor, çünkü siyaset bilimine giriş dersi ikimizin de ortak istediği ders iken Şahika ikinci ders olarak hukuğa girişi almak istiyor, ben de sosyolojiyi, ama kararlarımızda çok inatçıyız. Şahika "hukukla ilgili bir ders alalım bak kendimizi geliştiririz," diyor, bense "sosyoloji alalım entellektüel yönümüz gelişsin ayol," diyorum (nasıl olacaksa?).

Bir sosyoloji hocasıyla görüşüp bir de siyaset bilimine giriş dersine misafir olarak giriyoruz (ha arada bir de siyasi psikoloji hocasıyla da görüştük, kota dolu dedi).  Haftaya -yani bu hafta- salı günü sosyolojiye ve hukuğa giriş dersine girdiğimizde üç dersi de göreceğiz ve kararımızı vereceğiz.

Sözü edilen salı günü gelip çatıyor. Adının Ahsen olduğunu bildiğimiz ama bay mı bayan mı bir türlü emin olamadığımız hocamızı sınıfa girip de gördüğümüzde kafamızdaki soru işaretlerimiz uçuşuyor. Karşınızda kel, göbekli, gözlüklü, Ankara Barosu başkanını İngilizce konuşup da hukuki terimlerle konuşurken görseniz sizin de kafanız tek bir soru işareti kalmaz sanırım :) Çıkışta hocaya akıl da danışıyoruz durumumuzu anlatıp, ve kendisi bizi destekliyor, "Add kağıtlarınızı getirin kota açarız," diyor. Kafamda bir şeyler şekillenecek ama aklım sosyolojide. Belli ki Şahika'nın da kafası karışık, çok konuşmadan dolanıyor etrafta düşünerek. Sonunda her nasıl oluyorsa dersine girmeyi planladığımız hoca yerine başka bir hocanın sosyoloji sınıfında buluyoruz kendimizi. Şahika'nın biraz gözü korkuyor ama hoca sert mizacına rağmen anlatırken sürekli gülümsüyor. Sosyoloji nedir, perpektifleri nelerdir, insanların sosyal ortamlarını neler etkiler gibisinden şeyler anlatıyor, öğrenciler sorulara cevap veriyor, vs, vs, vs.

Ders bitince soluğu dışarıda alıyoruz. Yemekten önce bilgisayar laboratuvarına gidip ders ekleme kağıdı alacağız öğleden sonra danışmanlarımıza imzalatmak için. "Ya biz hangi dersleri alacağımıza karar verdik mi," diye soruyor Şahika. "Valla bende siyaset bilimine girişle (bunu önceki gün eklemiştik bile sisteme) hukuğa girişi alalım, sosyolojiye giriş ikinci dönem de açılır istersek alırız, ama hukuk dersi açılmaz," diyorum. Şahika daha aktif bir ders beklediği için düşünceli, almasak mı hukuk dersini diyor, ama sonunda benim verdiğim gaza dayanamayarak tamam diyor, ders ekleme kağıdının çıktısını alıyoruz. Bölümde imzalanıyor ve sisteme giriliyor.

Bugün gidip hukuğa giriş ders notlarını alacağız, ben almakta geciktiğim için kopyanın birini satmışlar, ikincisi için ders çıkışında gel diyorlar. Ders bitmiş, gidip alacağız notu, Şahika "Dur oraya gidene kadar senin notlarına bakıp bir daha düşüneyim," diyor. Haydaaaa, en başında alalım, en azından ben almak istiyorum diye tutturan kız beni de şüpheye düşürüyor. Neyse ki ben istersek hala withdraw hakkımız olduğunu, bölüm dersi olmadığı için not dökümlerimizde görünmesinin çok da sorun olmayacağını düşündüğümü söylüyorum ve bir şekilde ikna ediyorum. "Bak iyi düşün, sonra 'senin yüzünden aldık öf pöf' dersin," dediğimde, "Ay kızım saçmalama yaaa," diyerek bir de beni tersliyor :)

Sonuç olarak, güz dönemi için sisteme yüklettiğimiz Siyaset Bilimi'ne Giriş (POLS101) ve Hukuka Giriş (POLS231) dersleri ve bugün sonunda tamamladığımız ders notları resmi olarak hayatımıza girmiş bulunuyor. 4.sınıfta olduğumuzu umursamayarak bir haftalık beyin patlatma aktivitesiyle almayı kendimize uygun bulduğumuz ve benim bir de kredi aşımı yapmama sebep olan bu derslerin vatana ve millete hayırlı olmasını diliyor, en kısa zamanda 'Politics' adlı dışarıdan sempatik görünen fakat okunduğunda beyimin bir tarafından girip bir tarafından çıkan kitaba alışmayı umuyorum.

Allah bizi utandırmasın. Amin :)

1 yorum:

  1. veee günler hatta aylar geçer ve hikayenin baş karakterlerinden Şahika sonunda şu yazıyı okur ve ders aşkımızı yansıtan şu güzelim maceralarımızın nerelerde afişe edildiğini sonunda görür... Çisecimmm eline sağlık. baya hareketli günler geçirmişiz be! Allah alnımızın hakkıyla da söz konusu derslerden güzel notlarla kazasız belasız (Hukuk makalesi!) geçmemizi nasip etsin... :)

    YanıtlaSil